Bir çocuk sahibi olmaya karar verildiği ilk andan itibaren yaşanan heyecanlar doğum günü yaklaştıkça artmaya başlar ve doğumun ilk işaretleri ile birlikte doruğa ulaşır .Herşey sona erdikten sonra anne ve babanın dünyadaki en önemli eserleri olan bebek kucağa alındığında ise yaşanan bütün sıkıntılar, çekilen bütün ağrılar yerini tarifi imkansız bir huzur ve mutluluğa bırakır.

Doğum ya da başka bir deyişle normal doğum 20. gebelik haftasını doldurmuş olan bir fetusun rahim dışına zarlar ve plasentası ile birlikte atılmasını ifade eder. İnsanda gebelik 280 gün sürmektedir ancak tüm gebeliklerin sadece %5 kadarı beklenen günde sona erer. Gebe kadınların büyük bir kısmı ise beklenen doğum tarihinden yaklaşık 1 hafta kadar önce doğum eylemine (travay) girer. Düzenli rahim kasılmalarının ortaya çıkması ile başlayan sürece (anne adayı bunları sancı olarak algılar) EYLEM ya da TRAVAY adı verilir.

Bir gebeliğin normal yoldan sonlanabilmesi 3 ana faktöre bağlıdır. Bunlar rahime bağlı, bebeğe bağlı ve annenin kemik çatısına bağlı faktörler olarak sınıflandırılabilir. Bir başka deyiş ise güçler (rahim kasılmaları), yol (kemik yapı) ve yolcudur. (bebek). Doğumun olabilmesi için rahim düzenli aralıklarla rahim ağzını açabilmek için kasılmalıdır. Bu kasılmaların karşısında rahim ağzının açılmasına engel bir durum olmamalıdır. Rahim açıldıktan sonra devam eden kasılmalar bebeği rahim dışına itecektir. Bu itmenin sağlanması için bebek uygun pozisyonda olmalı ve yine önünde bir engel bulunmamalıdır. Son olarak bebeğin geçeceği yol ile bebek arasında bir uyumsuzluk söz konusu olmamalıdır. Örnğin bebeğin yan ya da oblik durduğu durumlarda bu yoldan geçmesi mümkün değildir. Böyle bir durum varlığında normal doğum gerçekleşemeyecek, eğer zamanında fark edilip sezaryene karar verilmez ise anne ve bebeğin hayatını tehlikeye atabilecek istenmeyen komplikasyonlar ortaya çıkabilecektir.

Genelde doğumun yaklaştığının ilk belirtileri düzensiz kasılmalar ve halk arasında nişan gelmesi olarak anılan durumdur. Rahim ağzı tüm gebelik boyunca sümüğümsü bir tıkaç ile kapalıdır. Bu tıkaç bebeği dış etkenlere karşı korur. Doğum eyleminin başlamasından hemen önce rahim ağzında hafif bir açılma olur ve bu tıkaç kanlı bir akıntı şeklinde vücut dışına atılır. Yine doğumun erken belirtilerinden biri de düzensiz rahim kasılmalarıdır. Kişi bu kasılmaları ağrı olarak algılar. Yalancı doğum sancıları adı verilen bu kasılmalar dinlenmek ile geçer ve sıklık ile şiddeti zamanlar artmaz. Suyun gelmesi doğumun bir diğer belirtisidir. Genelde zarlar açıldıktan sonra 24 saat içinde eylem başlar.

Faktör Gerçek Eylem Yalancı Eylem
Kasılmalar Düzenli aralıklar Düzensiz aralıklar
Kasılmalar arasında geçen süre Giderek kısalır Uzun kalır
Kasılmaların şiddeti giderek artar Değişmez
Ağrıların yeri Sırt ve karın Genelde kasıklar
Ağrı kesiciye verdiği cevap Geçmez Geçer
Rahim ağzı değişiklikleri Dilatasyon ve efasman olur Değişiklik olmaz

Doğumu başlatan faktörlerin ne olduğu, anne vücudunun bebeğin olgulaştığını anlamasını ve sancıları başlatarak doğumu gerçekleştiren etkenlerin hangileri olduğu günümüzde hala daha tam olarak anlaşılmış değildir. Bu konuda çok çeşitli teoriler olmasına rağmen doğum olayı hala daha gizemini korumaktadır.

Doğum temel olarak 3 evrede incelenir.

Doğumun birinci evresi rahim ağzında açılmaya neden olacak güçteki kasılmaların başlamasından rahim ağzının tam açılmasına (10 cm) kadar geçen süredir.

Doğumun ikinci evresi tam açık durumundan bebeğin tamamen doğmasına kadar geçen süreyi ifade eder.

Bebeğin tamamen doğması ile plasenta ve eklerinin bütünü ile atılmasına kadar geçen süreye de doğumun 3. evresi denir.

Bazı yazarlara göre 3. evreden sonraki ilk 1 saatlik dönem 4. evre olarak adlandırılmalıdır.

Doğum insanlık tarihinin başlangıcından beri hekim ve hekim olmayan tüm insanlar için son derece gizemli ve büyüleyici bir olaydır.

NOT: bu yazı Dr Alper Mumcu (www.mumcu.com)’dan alınmıştır